Asıl adı Ahmet Günbulut olup, 26 Ağustos 1933 yılında Sivas Şarkışla ilçesinde doğdu, 30 Aralık 2003 tarihinde aramızdan ayrıldı.
"Kevser Irmağında saki olan yar", "Kimse Bana yaran olmaz yar olmaz" sözbaşlı şiirleri altmışlı yıllarda Aşık Feyzullah Çınar tarafından plaklara, daha sonra başka türküleri de kasetlere ve albümlere okundu. "Kul Yanmasın" adlı kitabı yayınlandı.
Hakkında kitaplar yayınlandı:
*Abdullah Satoğlu-Yar badesi
*İbrahim Aslanoğlu-Yalınkat
*Doğan Kaya-Çobanın Can Pınarı
*Uğur Kaya-Şiirleri ve Türküleriyle Sefil Selimî
* Ahmet Özdemir: Aşık Sefil Selimi İrfan Okulu*Abdullah Satoğlu-Yar badesi
*İbrahim Aslanoğlu-Yalınkat
*Doğan Kaya-Çobanın Can Pınarı
*Uğur Kaya-Şiirleri ve Türküleriyle Sefil Selimî
1998 yılında Malatya'da tanıştığımız ve hemen her yıl görüştüğümüz Sefil Selimi, aramızdan ayrılalı on üç yıl oldu; saygıyla anıyorum
Dost
Gündemim o kadar yoğun idi ki
Bir türlü oturup yazamadım dost
Ancak fırsat buldum bu sıralarda
Kalemi kâğıdı bulamadım dost
Aldım Yorum’ları tek tek taradım
Selimi haberin buldum aradım
“Kendini aşmalı âşık” anladım 1
Engeller çok idi aşamadım dost
Altı Ağustosta yolda kalmıştın
Gelip geçenleri seyre dalmıştın
Güneş’te dostlarla birlik olmuştun
O zaman birlikte olamadım dost
İki bin yılında yazdım yazını
İki bin birde de kitaplarını
Öğrensin herkes de notalarını
Ne yazık o zaman salamadım dost
Nuri Dede hanesine gelmiştik 2
Gerçeklerin sohbetine dalmıştık
Söylemiştin biz kaleme almıştık
Bazı noktaları koyamadım dost
Sevgi bağlarını ekmek istedin 3
Terini toprağa dökmek istedin
Bir çekirdek bulsan dikmek isterdin
Gülün dikenini yolamadım dost
Kare kare gezdin noktaya vardın
Her yöne bakınıp cemal aradın
Kin ile kibiri yerlere çaldın
Kimseyi dilime dolamadım dost
Allah apaçıkken demedin hani
Muhammet çağırdın ses verdi Ali
Gülüyle birlikte sardın dikeni
Kuru yaprak gibi solamadım dost
Bahçenden gülleri getirdin bize
Muhabbet pınarı hep göze göze
“Kul yanmasın” diye atıldın köze
Bakilerle birlik olamadım dost
Sen yanmasan ben yanmasam olur mu?
Karanlık geceler sabah olur mu?
Dünya insanlara cennet olur mu?
Denilen cenneti bulamadım dost
İnsan eti yenmez gönü giyilmez
Demir leblebiyi herkes yiyemez
“Kevser Irmağı”ndan herkes içemez
Badeyim kadehe dolamadım dost
Çağlayıp akar mı bir kuru dere
Askerlik yapmayan almaz teskere
Kim yar yaran olmaz özü mertlere
Söyleyecek söz bulamadım dost
Feyzullah Çınar’ın davudi sesi
Onda idi Selimi’nin nefesi
“Gerçek âşıklardır halk hizmetçisi”
Onların içinde olamadım dost
Zaman zaman anlatırım dostlara
Benzetirim daim duru pınara
Pir Sultan Veysel’den Akarsulara
Akıp giden bir yol bulamadım dost
Cansever Birfani bizim Ramazan 4
Zaman zaman canlanıyor hatıran
Yardımcımız olsun ol Şahı Merdan
Aşkına bir saz çalamadım dost
Selamı saygıyı sunarım candan
Geç kaldı emanet uğraşılardan
Özerol razıdır tüm dostlarından
Bir oldum ikide kalamadım dost
4 Eylül 2002-Malatya
Gece yazdım yazıyı
Geme aldım azıyı
Kimselere yazmasın
Yaradan kem yazıyı
Yazdım yazdım bitirdim
Destan sonun getirdim
Zarflayıp da pullayıp
Dostlarıma yetirdim
Beş Eylül İki Bin İki
Saat oldu on iki
Sayın Selimi Baba
Yazacaklar bitmez ki
5 Eylül 2002-Malatya
Sayın Selimi Baba,
Sanırım size ilk kez mektup yazıyorum. Kalemi elime aldığımda şiirle başladım, şiirle sürdürdüm. Şiirle bitirince de bir gün bekledim, bu satırları yazıyorum. Sağlığının yerinde olmasını, ev halkınızın da sağlık ve mutluluk içinde bulunmasını candan diler, saygı ve selamlarımla ellerinizden öperim.
1998 yılında Malatya Yorumu çıkarmaya bağladığımızda ilk sayımızda (69. sayı yeniden başladığımız ilk sayımızdır: 2 Haziran 1998) sizin Malatya’ya gelişinizi haber yapmış, “İnce Düşünceler” köşemde “Âşık Kendini Aşmalı” başlığı ile yazdığım yazıda sizi anlatmıştım. “Gördüm Sefil Selimi” yazımda Hekimhan yolunda karşılaşmamızı ve bunun üzerine yazdığım şiiri, “Malatya Yorum-Sefil Selimi” yazımda Uğur Kaya’nın hazırladığı yapıtınızı anlatmış, yapıtınızı tanıtmıştım. Nuri Dedenin evindeki notları da düzenledim ve hepsini birden size gönderiyorum. Yeniden saygı ve selamlarımla, hoşça kalın…
Süleyman ÖZEROL
Malatya, 5 Eylül 2002
Bir çekirdek bulsan dikmek isterdin
Gülün dikenini yolamadım dost
Kare kare gezdin noktaya vardın
Her yöne bakınıp cemal aradın
Kin ile kibiri yerlere çaldın
Kimseyi dilime dolamadım dost
Allah apaçıkken demedin hani
Muhammet çağırdın ses verdi Ali
Gülüyle birlikte sardın dikeni
Kuru yaprak gibi solamadım dost
Bahçenden gülleri getirdin bize
Muhabbet pınarı hep göze göze
“Kul yanmasın” diye atıldın köze
Bakilerle birlik olamadım dost
Sen yanmasan ben yanmasam olur mu?
Karanlık geceler sabah olur mu?
Dünya insanlara cennet olur mu?
Denilen cenneti bulamadım dost
İnsan eti yenmez gönü giyilmez
Demir leblebiyi herkes yiyemez
“Kevser Irmağı”ndan herkes içemez
Badeyim kadehe dolamadım dost
Çağlayıp akar mı bir kuru dere
Askerlik yapmayan almaz teskere
Kim yar yaran olmaz özü mertlere
Söyleyecek söz bulamadım dost
Feyzullah Çınar’ın davudi sesi
Onda idi Selimi’nin nefesi
“Gerçek âşıklardır halk hizmetçisi”
Onların içinde olamadım dost
Zaman zaman anlatırım dostlara
Benzetirim daim duru pınara
Pir Sultan Veysel’den Akarsulara
Akıp giden bir yol bulamadım dost
Cansever Birfani bizim Ramazan 4
Zaman zaman canlanıyor hatıran
Yardımcımız olsun ol Şahı Merdan
Aşkına bir saz çalamadım dost
Selamı saygıyı sunarım candan
Geç kaldı emanet uğraşılardan
Özerol razıdır tüm dostlarından
Bir oldum ikide kalamadım dost
4 Eylül 2002-Malatya
Gece yazdım yazıyı
Geme aldım azıyı
Kimselere yazmasın
Yaradan kem yazıyı
Yazdım yazdım bitirdim
Destan sonun getirdim
Zarflayıp da pullayıp
Dostlarıma yetirdim
Beş Eylül İki Bin İki
Saat oldu on iki
Sayın Selimi Baba
Yazacaklar bitmez ki
5 Eylül 2002-Malatya
Sayın Selimi Baba,
Sanırım size ilk kez mektup yazıyorum. Kalemi elime aldığımda şiirle başladım, şiirle sürdürdüm. Şiirle bitirince de bir gün bekledim, bu satırları yazıyorum. Sağlığının yerinde olmasını, ev halkınızın da sağlık ve mutluluk içinde bulunmasını candan diler, saygı ve selamlarımla ellerinizden öperim.
1998 yılında Malatya Yorumu çıkarmaya bağladığımızda ilk sayımızda (69. sayı yeniden başladığımız ilk sayımızdır: 2 Haziran 1998) sizin Malatya’ya gelişinizi haber yapmış, “İnce Düşünceler” köşemde “Âşık Kendini Aşmalı” başlığı ile yazdığım yazıda sizi anlatmıştım. “Gördüm Sefil Selimi” yazımda Hekimhan yolunda karşılaşmamızı ve bunun üzerine yazdığım şiiri, “Malatya Yorum-Sefil Selimi” yazımda Uğur Kaya’nın hazırladığı yapıtınızı anlatmış, yapıtınızı tanıtmıştım. Nuri Dedenin evindeki notları da düzenledim ve hepsini birden size gönderiyorum. Yeniden saygı ve selamlarımla, hoşça kalın…
Süleyman ÖZEROL
Malatya, 5 Eylül 2002
1 2 Haziran 1998 tarihli Malatya yorum Gazetesinde İnce Dşüünceler köşemde, “Âşık Kendini Aşmalı” başlığı ile Âşık Sefil Selimi’nin Malatya ziyaretini ve düşüncelerini anlatmıştım.
2 Nuri Çakmak Dedenin evinde konuk olduğumuzda Seliminin bazı doğaçlama şiirlerini not etmiştim.
3 6, 7, 8, 9. dörtlükler Sefil Seliminin şiirlerinden bazı dizelere benzek (nazire) olarak yazılmıştır.
4. Ozan Cansever (Nevzat Topal), Ozan Birfani (Metin Özer), Ramazan Çiftlikçi (Yrd. Doç Dr. İnönü Üniversitesi), Malatya’daki arkadaşlarımız, dostlarımızdır.
Gördüm Sefil Selimi
Sayın Sefil Selimi’ye…
Bir
de baktım beyaz camda göründü
Şarkışlalı
ozan Sefil Selimi
Televizyon
Güneş Selimi güneş
Konuşurken
gördüm Sefil Selimi
Adil’le
Süleyman sağ yanındaydı
Mutsuz’la
Birfani sol yanındaydı
Ramazan
Çiftlikçi tam yanındaydı
Danışırken
gördüm Sefil Selimi
Kevser
ırmağında akan o idi
Kurt
ile kuzuyu yayan o idi
“Haktır
sevdiğimiz” diyen o idi
Yazar
iken gördüm Sefil Selimi
Adil
Ustadan da yeni saz almış
Malatya’mıza
da hayli alışmış
“Sivas’a
giderken yollarda kalmış
Bakınırken
gördüm Sefil Selimi”
Otobüsten
inip vardım yanına
Yıllık
hasret gibi sarıldı bana
“Bulamadık”
dedi hem yana yana
Yakınırken
gördüm Sefil Selimi
Otobüs
yürüdü yolda süzüldü
Özerol bu hale
gayet üzüldü
Bu
dizeler kaleminden döküldü
Okur
iken gördüm Sefil Selimi *
6 Ağustos 1998