21 Nisan 2017 Cuma

Yaralı Dişbudak Ağacı

Yaralı Dişbudak Ağacı











Merhaba,


Geldiğin için biliyorsun, Dikmen’de Hürriyet Caddesinde oturuyoruz...
2009 yılı yazında, köyde iken, Ankara'da bulunan çocuklarımın oturduğu Savaş Sokak'taki ev satıldığından dolayı Dikmen semtinde, Hürriyet Caddesinde ev tutmuşlardı. Ankara’ya gidip evi yerleştirdikten sonra köye geri döndük, Kasım ayında Ankara'ya gene geldik.
Hürriyet Caddesinde evden çıkıp sola dönünce, iki bina aradan sonra yine sola dönülüyor ve Veda Sokağının yokuşunun başından Dikmen Caddesi'ne geçiliyor. Sokağın çıkışının karşısında otobüs durağı var. Hemen her gün buradan Kızılay'a gitmek için otobüs ya da minibüse binerim.
Durakta bulunan dişbudak ağacı her oraya vardığımda o yaralı haliyle dikkatimi çeker. Topraktan itibaren, gövdesinde oluşan yarılma biraz kaynaşmış olsa da bir metre kadar yukarıda köpekbalığının açık ağzına andıran haliyle her gün gördükçe içimden acıyorum.
Bilmem bu ağacı sana göstermiş miydim?
Birileri bu yararlı bölümünü saydam bant ile sarıp sarmalamış, üzeri de kumaş parçalarıyla bağlamıştı. Bir süre sonra yalnız, saydam bandın kaldığını, yaklaşık bir yıla yakın bir süre önce de saydam bandın da olmadığını gördüm.
Sırasındaki ağaçların gövde kalınlıkları neredeyse bir metreye yaklaşmışken, bu yaralı dişbudak ağacının gövde kalınlığı yarım metre ancak vardı. Demek ki yarası onun gelişmesine engel olmuştu.
Durağa her gelişimde bu yararlı ağacı bir doktor gibi inceler, “Nasıl olsa da bu ağaç kurutulmasa?” diye kendime soru sorar, çözüm yolları düşünürüm.
Gördüğüm kadarı ile sekiz yıldan buyana yararlı haliyle, ağzı açık köpekbalığını andıran yapısıyla yaşamanı sürdüren dişbudak ağacı yeşilliğini halen koruyor ve dolayısıyla havayı temizleme, oksijen salgılama işlevini yerine getiriyor.
Ağacın gövdesinin üçüncü metresinde bulunan kurumuş dalları budansa, yarılmış gövdesinin boşluğu dolgu yapılarak sarılsa herhalde şiddetli fırtınalarda devrilme tehlikesinden korunmuş olur,  dolayısıyla da işlevini sürdürür.
Bir ağacı korumanın dünyamıza neler kazandırdığını, yaralı dişbudak ağacının da daha bir zaman yaşamasıyla neler kazandıracağını düşünün artık…
Sürekli betonlaştırılan, kirletilen, yeşili yok edilen ülkemizde ve dünyamızda bir ağacın bile çok önem taşıdığını ve yaşamsal rol oynadığını unutmayalım.
Yarım yüzyıl öncesinde ebem, köyümüzün şimdiki yerinden söz eder, “Yağrum, korkardık buraya gelmeye, ayı mı olur gurt mu olur diye” derdi. Meğerse tamamen evlerle kaplı alan o zamanlar ormanlıkmış...
Yakın zamanda Malatya’ya gittin mi bilemiyorum. Bir zamanlar Kernek Parkı yemyeşildi, kocaman ağaçlar ve güzel bir havuzu vardı, şimdi beton yığını oldu. Kernek Kanalını da öyle yaptılar herhalde? Yeni Caminin önündeki yemyeşil parkı da betona çevirdiler. Bakalım sonu nereye varacak?
Neyse, Yeşil Malatya kalmadı sanırım, seni bunlarla üzmek istemiyorum.
Yaralı dişbudak ağcının birçok kez fotoğrafını çektim, bunlardan birini de paylaşayım.

“Bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşçesine”

Sevgilerimi iletiyor, yaralı dişbudak ağacı gibi yaralılığın ve yalnızlığın acısını yaşamamanı diliyorum.