27 Mart 2019 Çarşamba

Şiir Bile Yazamaz Oldum


“Şiir Bile Yazamaz Oldum”
Süleyman ÖZEROL















Merhaba…
Sana yazmayalı uzun zaman oldu. Ancak seni unuttuğumu sanma…
Zaman zaman konuştuğum, yazıştığım bir arkadaşım vardı. İki aya yakın süreden beri iletişimimiz kesilmişti, bir gün kendisine mektup yazdım, babamın da vefat ettiğini belirttim. Bir gün de kendisinden bir ileti aldım. Babamın vefatından dolayı başsağlığı dilemişti. Ben de teşekkür edip, “Geçmişlerinize rahmet dilerim” diye yazdım. Aldığım yanıtta, “Başsağlığı ve rahmet dilemek benim insanlık görevim. Senin de geçmişlerine Allah rahmet eylesin. Hepimizin gideceği yer” diyerek yanıt yazmıştı.
Bir şiir gönderdi, kontrol edip kendisine göndermemi istiyordu. Şiirde düzeltilmesi gereken birkaç yer vardı. “Düzenlersem, yine söyleyişini (şivesini) eleştirdiğimi düşünebilir” diye düşündüm ve bu düşüncemi kendisine yazdım.
Gönderdiği şiir ile ilgili olarak, “Benim yazmam gerekeni sen mi yazdın?” diye ya sorunca da önceden yazdığını belirtti.
“Hep ne zaman yazacağını düşündüm. Demek ki dün imiş… Ama dün dünde kaldı. Elli beş gün… Yok, yok elli dört gün olmuş” diye yazdım.
“Gün saymadım, iki aya yakın biliyorum ve bıraktığın gibiyim” diye yazdı.
“Sinirli halde olmalısın, bıraktığımda öyleydin” diye yazdım.
“Gayet iyiyim” diye yanıt verdi.
“İyi olmana sevindim… İçim karardı sanki şiir bile yazamaz oldum. Ama bahar geliyor, canlanır doğa, belki ben de yenilenirim.”
Eski dosyaları karıştırdım ve günlüklerim arasında bir kısa şiirimi buldum.

Bahara ne kaldı ki
Toprak kubar kubar
Ben göçmen kuş
Yakında döneceğim sılama
Belki de birkaç güne kadar

Ankara, 27 Ocak 2006…
Oysa bahara daha çok var. Ancak kış ortasında içimden bahar duygusu geçmiş…
“Mart kapıdan baktırır/Kazma kürek yaktırır” idi bir zamanlar. Artık mevsimler de değişti. Ocak ayında baharı beklerken bakarsın bahardan sonbahara düşersin.
“Duygusallığın tutuyor, bazen ağlıyorum “diye yazdı.
“Şimdi ağlıyor musun” diye sordum sonra da “Ağlama” diye yazdım.
“Bazen ağlarım...”
“Ben de ağlarım ama içime ağlarım. O kadar duygusal olmama karşın annem ve babam öldüğünde de ağlayamadım.”
“Benim içim öyle yanıyor ki; babamı özledim, altı yıl oldu” dedi.
Annem yedi yıl önce bugün, babam ise bir aya yakın bir süre aramızdan ayrılmıştı. Elbette insanın yakınlarını kaybetmesi yaşamda büyük bir eksiklik doğuruyor. Ancak doğanın diyalektik akışında doğum ve yaşam gibi ölüm de var…
Günlüklerimi yeniden karıştırdım, bu kez yazdan kalma bir şiir…

“Ben bir tırtılım
Yarın kelebek olacağım
Hala ben olduğuma inanmayacaklar
İnanmayacaklar uçtuğuma
Hala yerde süründüğümü sanacaklar”

Ballıkaya, 6 Ağustos 2014…
Galiba o yaz tırtıl ormana oldukça zarar vermişti. Ertesi yıl ise büyük bir yangın yaşamıştık köyde. Çok sayıda orman ve meyve ağacı yanmıştı.
“Sana yazacağım” derken hep başka şeyler anlattım.
Doğa işte, insanı etkiliyor. İnsan o etki ile bazen yaptıklarının seyrini değiştiriyor. Galiba ben de öyle yaptım...
Seni hiçbir zaman unutmadığımı belirtirken; selam ve sevgilerimi iletiyor, daima güzel bir yaşamın olmasını diliyorum…