28 Ağustos 2017 Pazartesi

Werin, ez bêjim…

Werin, ez bêjim…


















Belki de yalnızca mektup yazmak istedim.
Bir mektup işte; gözlerin için…
Belki de son mektup…
Gözlerine de bakamıyorum ya…
Belki bu nedenle son mektup…
Yazacak bir şey de yok.
Hayır, hayır!
Yazacak çok şey var da; bir şey yok…
Çünkü

“Taşlar yürüdü
Aktı kiremitler
Bir bir kapandı
Sabaha açılan pencereler”


O zaman bu dizeler akmıştı kalemimden.

“Hayaline bile almayan canan
‘Sevme beni, sevme!’
Diyordu düşümde”


Sanırım artık o düş değil, gerçek…
Son mektup sanırım zor bir şey…
Zor da olsa bir şeyler yazmalıyım.
Yoksa içimi kemirir…

“Vara rune!”
Kürtçe bilmem ama, Kürtçede “Vere rune”, “gel otur” demek.
Yöremizde “vere” değil de “vara” diye söylenir daha çok…
Bir zamanlar bir şiir okumuştum.
Sanırım kırk beş yıl önce…
“Gel çök, anlatmalıyım” diyordu Oya Uysal…
Kürtçede, “Werin, ez bêjim”…

“Bilmiyorsun mutlaka korktuğumu
Korkum sensin, korkum içimdeki fırtına
Sen dökerken denize derdini
Ben toprağa bile dökemiyorum”


Yutuyorum, yutuyorum içimdekini
Acaba kime anlatsam?
Yoksa içime mi atsam?
Hayır, hayır!
İçine atmak kadar kötü bir şey olamaz.
Hep konuk mu etmeliyim usuma birini?
Ya birilerini desem, maymun iştahlılık mı olur?
En iyisi yaşamın akışı…
“Günü doldurmak değil mi yaşam?” diye sormuştum ya…
Günü en güzel biçimde doldurmak…
İşte bu önemli…
Biliyorum yine yanıt yazmayacaksın; olsun...
Ve yakında bayram var, unutma…
Bayram…

“Bayram gelir küsülüler barışır
Uzat ellerini bayramlaşalım”

27 Ağustos 2017 Pazar

“Belediyenin kültür politikası ve kültür müdürü olmalı”





“Belediyenin kültür politikası ve kültür müdürü olmalı”













Merhaba,

Zamanın bu kadar hızlı aktığına bu yılki kadar tank olmamıştım. Günler sanki su gibi akıp geçiyor…
Yaklaşık bir ay önce sana yazdığım mektupta Hekimhan’dan söz etmiştim. Bugün yazacaklarım da Hekimhan ile ilgili…
21 Ağustos 2017 günü İğdir köyünden Tahsin Koçer’in yıllardır Ballıkaya-Hekimhan hattına çalışan minibüsü ile beş kişi Hekimhan’a gittik. Kendi köyünden yolcu yoktu.
Hekimhan’a gireceğimiz yere yakın olan Arguvan yol ayrımında bulunan şantiye sanki de yolun ortasında idi. Toz, toprak, çamur ile karşılaştık yine.
İlçe merkezine girdik, orada da yine toz, yine toprak, yine çamur; üstelik trafik de karmakarışık…
Kahvaltıdan sonra Belediye Çay Bahçesine gittim. Sanatçı Şehriban Kırıcı bir deftere yazdığı türkülerden bazılarını kâğıtlara aktarıyordu. Yıllar önce elim ile yazdığım çok sayıdaki türkü ve deyişi bilgisayara kaydettiğimi, kendisine gönderebileceğimi söylediğimde, “Memnun olurum” dedi.
Çayımızı içerken iki hafta önce gerçekleştirilen 7. Hekimhan Ceviz Maden ve külttür Festivalinden bir gün önce seçici kurulunda ikimizin de yer aldığı yerel türküler yarışmasında yarışmacıların armağanları konusunda sorun yaşandığını söyledi.
“Yarışmanın çok önceden duyurulması, yerel türküleri ortaya çıkarmaktan öte, türkülerin yaşatılması ve geleceğe aktarılması amacını taşımalıydı” dedi. Ayrıca ön eleme, eleme ve final ile derecelendirme yapılması gerektiği üzerinde de durduk.
“Festivalde kültür yok, maden konusu yok, ceviz ise 29 Eylüle bırakılmış. Kültürel konular ve maden ile içerik doldurulmalıydı. Belediyenin kültür politikası ve kültür müdürü olmalı.”
Kendisine yıllar önce yayınladığımız bildirimizi anımsattım, “Biliyorum” dedi. Aslında eklenecek daha çok şeyler olabilir. Ancak kısa süreli söyleşimizde bunlardan söz ettik.
Aslında konular yalnızca Hekimhan’ı değil ülkemizin pek çok yerleşim birimini ilgilendiriyor. Çünkü pek çok yerde benzeri durumlar yaşanıyor. Hele de merkezi otoritenin kültürel konulardaki tutumu kaygı verici. Yıllardan beri kültürel yayın yapmayan bir Kültür Bakanlığımız var…
Hekimhan PTT’den Vayloğ Dede kitap çalışmama kaynaklık eden dört kişiye kitaplarını gönderdim. Bu kitapta biliyorsun senin de yazın var…
Alışveriş yaptıktan sonra köye döndük.
Son zamanlarda mistik konulara eğildiğini görüyorum. Belki Arguvan türküleri dışında yerel kültür ilgini çekmiyor olabilir. Olsun; yine de ilçemizden söz etmek istedim.
Hep ben yazıyorum, belki bunca yazdıklarımı anımsar, umarım bir gün sen de bana yazarsın. Belki de kendi dünyandan, çevrenden söz edersin. Özellikle şiir üzerine görüşlerini yazarsın, bazı konulara yanıt verirsin.
Selam ve sevgilerimi iletiyor, sağlıklı ve güzel günler diliyorum.