29 Eylül 2016 Perşembe

Necati Dikmen'e Mektup

Necati Dikmen'e Mektup


Bu mektubu Sayın Necati Dikmen'e on yıl kadar önce göndermiştim, yanıtını alamadım. Belki bu kez yanıt gelir diye düşünüyorum.


Sayın Dikmen,

1989 yılından buyana halk kültürü derleme ve araştırmalarımı sürdürmekteyim. Bir andan da yayınlayarak okurlara ulaştırmaktayım. Son beş yılda Malatya Müzik Kültürü ve Gönüllü Kültür Adamları dosyalarıma ağırlık vermekteyim. Çalışma alanımda yaşamöyküleri önemli yer kaplıyor, aynı zamanda öncelik taşıyor.
Kültür-sanat adamları ve kurum-kuruluşları ile ilgili olarak düzenlediğim soru ve anket formları aracılığı ile edindiğim bilgileri düzenliyorum ve kişilerin kontrolünü-onayını sağladıktan sonra belgeliğime kaydediyorum. Gerektiğinde çeşitli yayın organlarında yayınlıyor, etkinliklerde yararlanıyorum. Araştırma inceleme yapanlara, tez-ödev hazırlayanlara da yardımcı oluyorum.
Sayın Dikmen, size şairlerle ilgili formu gönderiyorum. Ayrıca iki konuda sorularım olacak.
1. Malatya kent merkezi ile ilgili sorular.
2. Şemsi Belli ile ilgili sorular.
* Malatya kent merkezinde doğmuş, yetişmiş bir birey olarak çocukluğunuzun Malatyasını kısaca anlatır mısınız? Sizde iz bırakan kültür-sanat olayları-kişileri, tipleri, yerleri (Halkevi, sinema, dernekler), basın yayıncılar v.b...
* Malatya ile ilgili destan-şiirinizde belki de bu konuların tamamına yakınının yanıtları vardır. Bu şiirde anlatmak istediğinizi birkaç cümle ile özetler misiniz?
Şemsi Belli ile çocukluğunuzdan itibaren birlikteliğinizi dile getirmiştiniz. Ayrıca dayı-yeğen ilişkiniz var ve aileden sayılırsınız. Onu en iyi tanıyan kişi olduğunuzu söyleyebiliriz sanırım. Bu bağlamda; telefonla katıldığınız televizyon programı, birkaç kez telefonla konuşmamız ve İstanbul’daki birkaç saatlik birlikteliğimiz süresince belleğimde yer eden bazı konuları daha da açarak pekiştirmek amacıyla sorularım olacak.
* Şemsi Belli genellikle “şair” olarak tanınıyor. Onu araştırmacı-gazeteci, yazar, halk kültürü araştırmacısı, radyo-televizyon programcısı, oyun yazarı, siyasetçi, yayıncı özelliklerini harmanlayarak tanıtmak isteseniz, neler söyleyebilirsiniz?
* Geleneksel kültür (halk kültürü) ve burjuva kültürüne bakış açısını nasıl değerlendirirsiniz?
* Bazı şiirlerinde yerel söyleyişi (şiveyi) kullanması konusunda neler söyleyebilirsiniz?
* Aşağı-Yukarı Atma, Alevilik, Birlik Partisi serüveni konularını dikkate alarak etnik-dinsel bakış açısını nasıl anlatabilirsiniz?
* Arapgir-Arguvan ikilemi var mıydı?
* Arguvan türkülerini nasıl değerlendirirdi?
* 1995 Ağustosunun son günlerinde telefonda konuştuğumuzda bizim köyden (Ballıkaya) geçerek İğdir köyüne, oradan Hekimhan-Hasançelebi köylerine gittiğini anlatmış; o günleri içlenerek anmıştı. Hekimhan yöresi ile ilgili anlattığı ilginç anıları var mıydı?
* Âşık Hasan Turan hakkındaki anlatımlarını yazabilir misiniz?
* Bestelenen birçok şiiri var. Bu konuda araştırma-inceleme çalışması ve yayın yapıldı mı?
* Halk şiiri tarzında yazmış olduğu bazı şiirlerinin geleneksel türkü gibi değerlendirildiğinden söz etmiştiniz (Etek Sarı, Deli Gezen...). Etek Sarı şiirini ve öyküsünü yazabilir misiniz?
* Düz (mensur) şiirlerinin de diğer şiirleri gibi genç kuşağı etkilediğini biliyoruz. Bu etkiyi nasıl açıklarsınız?
* Bazı politikacıların halka ayrı, basına ayrı demeç vermesi ile ilgili bir gazetecilik olayından söz etmiştiniz. Kısaca anlatır mısınız?
* Çevresinde yetişen şairleri-yazarları sıralayabilir misiniz?
* Ailede Şemsi Belli geleneğinin sürdürülmesi konusunda çok kısa olarak neler söyleyebilirsiniz?

Sayın Dikmen,
Cem Yalçınkaya adıyla yayınladığınız kitap, uzun zaman önce yayınlanmış olması nedeniyle güncelleşmeyi beklemiyor mu? Örneğin; 40. yılında yeni eklerle ve yeni biçimi ile yayınlamayı düşünmüyor musunuz?
Oldukça çok soru sordum size. Bazılarının yanıtları formdakilerle örtüşebilir de... Belki oldukça uzun zamanınızı alacak ve yorulacaksınız. Belki de hiç yorgunluk duymayıp zevkle yazacaksınız. Öyle ya da böyle yazmanızın zahmete değeceğine eminim.
Yanıtlamak istemediğiniz sorular varsa geçebilir, eklemek istediğiniz varsa yazabilirsiniz. Ne kadar çok açıklama olursa o kadar işime yarar. Ancak; elbette ki takdir sizin...
Saygı ve selamlarımı sunar, mutlu ve sağlıklı günler dilerim.

5 Mayıs 2007
Süleyman ÖZEROL

ADRES: ...

5 Eylül 2016 Pazartesi

Gözlerin Aklıma Geldi

Gözlerin Aklıma Geldi


Selvi Dalım Merhaba,

Bugün 4 Eylül 2016…

Bir kez gördüğüm
Unutamadığım
Güzel gözlüm
Tatlı sözlüm
Merhaba!


Yine sesini duymak, o yerel söyleyişin ile kurduğun devrik cümlelerinle konuşmanı dinlemek istiyorum.
Bir zamanlar sık sık arar, sorar, duygu ve düşüncelerinden söz ederdin. Günlük olayları konuşur, tartışırdık. Son zamanda aramaların azaldı…
Doğuda olaylar bitmiyor ama senin yaşadığın kentet fazla olay olmuyor sanırım. Orada yaşamaktan memnunsun, demek ki o kenti seviyorsun.
Kitap kapağında kullanmak için gözlerinin fotoğrafını istenmiştim, sen de babanın razı olmadığını, “Kendi kitabının kapağında kullanırsın” dediğini belirtmiştin. Gönderdiğin fotoğrafta gözlerindeki ışıltıyı unutamıyorum. Ama altındaki acıyı da…
Acıyı en iyi gözler belli eder. Acının destanı gözlerde saklıdır…
Hani Karaköprü’den ev alacağını, oraya yerleşeceğini belirtmiştin, ancak oradan kopamadın. Belki de orada yaşaman kendi memleketinde olmaktan daha iyi. Orada mutlusun demek ki?
Urfalılar, Urfa’dan çıkınca sanki yaşayamayacaklarmış gibi bir düşünceye sahipti. Hani balığın sudan çıkınca yaşayamadığı gibi…
Ama seni kendisini yuvadan dışarı atmış bir yavru gibi düşünüyorum. Sen yaşam mücadeleni yalnız başına da olsa sürdürmeyi öğrenen bir melek gibisin.
Bana yazdıklarından birkaçını göndermiş, “Hem yazılar hem şiirler var” demiş, yenilerini göndereceğini belirtmiştin. Bekliyorum, uzun zaman oldu, yaz, gönder…
Yine gözlerin aklıma geldi Selvi Dalım. Kısas’tan Siverek’e sürgün gittiğimde pek çok şiir yazmıştım, bunlardan birini yazayım.

Uzaklardaki Serap

Kıpırtısız ışıl ışıl
Gözlerin parlıyordu
Aralanmıştı dudakların
Sanki davetimi bekliyordu

Oysa uzaklardaydın
Urfa’da sabah oluyordu
Güneş Harran’a yayılırken
Hayalin kayboluyordu

Böcekler bile susmuştu
Gökyüzüne hortumlar uzanıyordu
Benim burada yüreğim
Harran’da doğa kahroluyordu

Islanmıştı kirpiklerim
Damlalar yol alıyordu
Gözlerim uzaklardaki serapta
Hayalini arıyordu


Siverek, 4 Eylül 1981
Bekliyorum Selvi Dalım…
Yazmanı bekliyorum.
Oktay Akbal ne demişti?
“Yazmak yaşamaktır”
Bekliyorum…
Yaz…