17 Şubat 2016 Çarşamba

İhsan Güvercin'e

İhsan Güvercin'e


İ. Güvercin-S. Özerol (Arguvan Türkü Festivali 2004)
Sayın Güvercin,


Büyük torun gelecek yıl okula başlayacak. Elbette ki torunlar tatlı… Teşekkür ediyorum.
Aynı konu benim için de
geçerli. Daha dünyaya gelmeden, hatta onlarca yıl önce söylenen türküleri kendi yapıtı imiş (Söz-Müzik) gibi sunanlardan illallah ettik. Bunun için, “Arguvan Yerine Sivas da Neyin Nesi?” gibi birçok yazı da yazdım.

http://incedusunceler.wordpress.com/.../%e2%80%9carguvan.../

Geçen yıl Vahap Alkan Almanya’dan geldi ve altmışların sonlarındaki plağı ile Etek Sarı adına kaydedildi. Onun plağı vardı, sizin de kasetleriniz var. Sanırım Almanya’da dolduruldu o kasetler. Bunlar kanıt sayılmıyor mu ki?
* Dam üstünde uzun uzun bacalar: Yetmişlerde “Derdiyoklar” olarak okumuştunuz. Her ne kadar Arguvan yöresi uzun hava olsa da sizin okumanız farklıydı. Sizden önce okuyan oldu mu?
* Çayın ortasında yılgın adası: Yetmişlerde “Derdiyoklar” olarak okumuştunuz. Aynı konu geçerli…
* Aman mendil aldım on beşe: Bilemiyorum…
* Bir yavru yolladım gurbet ellere-Bozatlı Hızır: Yetmişlerde “Derdiyoklar” olarak okumuştunuz. Sizden önce okuyan oldu mu? İmam Dede okurdu daha çok. 1968 yılında aramızdan ayrılan İmam Dede zakirdi. Özellikle Âşık Yusuf’la (Başaran)… Çoğunlukla yüksek havalar okurdu. Daha çok Ruhsati’den ve Pir Sultandan.
“Hem de söz-müzik olarak adına kayıtlı MESAM da… Buna nasıl bir çare üretebiliriz?” diyorsunuz…
Burada MESAM’ın işlevi ile ilgili tutarsızlıklar ortaya çıkıyor. Radyodan dinlemiştim, bir konuyu anlatayım…
Altmışlı yılların başlarında birisi bir şiir getirir plak yapımcısına. Adam okur, beğenir, “Hemen çağırın adamı gelsin, telif ücretini ödeyip, plak yapalım. Sözü getiren adam yanıt verir: “Efendim, bu Yunus Emre'nin…” İyi ya, arayıp bulun!” Adam boynunu büker, “Efendim yedi yüz yıl önce yaşamış Yunus Emre.” Adam konuşmasını sürdürür. “Daha iyi ya, telif ücreti de ödemeyiz…”
Bu olay o yıllarda yapıt sahipliği hakkına (telif ) bakışı yansıtır. Ne olursa olsun yapıt sahibinin hakkını vermek gerekir…
Anonim olursa; yani halka mal olmuşsa?
İşte seksenli yıllarda çıkan yasa bununla ilgili. Orada; kim ilk kez kaydetmiş (Plak, kitap, kaset, yazı…) ve bu onaylanmışsa (tescil edilmişse; noter onayı, yayınlanma…) yapıta ait derleme hakkı onun oluyor…
İşte sözünü ettiğiniz kişi seksenli yıllarda bundan iyi bir biçimde yararlanmış… Ancak şimdiki yasayı bilemiyorum, incelemek gerek…
“Halk Kültürü Ürünlerini Derleme Telif Yasası” olmalı kitabın adı yanılmıyorsam. Elbette ki o günden bugüne çok değişiklik olmuştur. Ancak temel hükümlerde fazla değişiklik yapılmaz biliyorsunuz. Yine de yasa incelenip ona göre hareket edilmeli, hatta MESAM’ın tutumu mahkemeye dâhil edilerek hareket edilebilir. Yani, o kadar anonim yapıtın söz-müziğini nasıl olur da kişilere mal ederler?
Ancak; MESAM’a kaydedilmişse ve aksini kanıtlayan olmadıysa durum ne yazık ki dediğiniz gibi… Bunun gibi onlarca kaset var…
“Etek Sarı”nın Vahap Alkan adına kaydedilmesi olayının öyküsünü Âşık Ekberi’den öğrenmem gerek… Kendi sayfamda (Süleyman Özerol adlı kullanıcının alanı) ve Malatya Haber Com’da, ayrıca kopyalayan bazı sitelerde konuyla ilgili yazım da var: “Etek Sarı Sen Etekten Sarısın…” Öğrendiğimde size de bilgi veririm. Bu bir örnek oluşturabilir.
Saygı ve sevgilerimi iletiyor, sağlıklı günler diliyorum.

Süleyman ÖZEROL
Aksaray, 3 Ekim 2008

http://sozerol.blogcu.com/aksaray-gunlukleri-2008.../5429719